Babam "Kanatlı", "Uğurlu Ev" derdi Dedem'den kalma üç oda bir girişten ibaret eski kerpiç evimize. "Poyraz Geçe, Şark Ev ve Garbı Oda" diye isimlendirilen o odaları unutmamız mümkün değil elbette. Bu blogda, kitaplarımızda, 'tirekili' YouTube kanalımızda, 'Barak Odası' Facebook sayfamızda çok katkısı, izi ve anısı var o kerpiç evimizin. Barak Üçlemesi, bu evde başlayıp yine bu evde bitiyor desem yeridir hani. O da dayanamadı zamanın ve değişen şartların ağırlığına, yıpratıcılığına. Barak Ovası'ndaki hemen hemen bütün kerpiç yapıların kaderine o da maruz kaldı işte. Bir demir kepçe, nihayetinde onu da yerle bir etti, bir devir daha sonlandı. Artık eski fotoğraflarda, kitaplarda ve videolarda yaşayacak inşallah, dünya döndükçe...
Barak Ovası'nda, az da olsa ziraî olarak hiç işlenmeyen toprak parçaları hâlâ mevcut. İşte uzun süre işlenmemiş bu arazilerde, doğal olarak yetişen ve yörede "keme" denilen muhteşem bir lezzet abidesi var. Ülkemizde başka yörelerde "domalan" diye de nitelenen ve bir tür trüf mantarı olduğu anlaşılan bu mantargilin peşine düşenler her şeye rağmen var muhitimizde. Bunlardan biri Tuncer Ağabeyim, misal bir bahar günü Barak'ın başka bir köşesine keme için gitmiş ve az da olsa bulmuş maşallah. Sonra yengem, bunları kavurup üzerine köy yumurtalarından kırmış birkaç tane, görselleri de aşağıdadır:
Keme toprak altında...
Akçaköy - Karkamış - Gaziantep
Keme
Keme
Keme
Keme
Keme Kavurnası
Bu arada Barak Ovası'nda, yenilebilir mantara "Kuzu Köbeleği", zehirlisine ise "İt Köbeleği" denir. Ama siz, yine de iyi bilmediğiniz yabani mantarları sakın yemeyiniz lütfen!