Günlük meşgalelere, anlık
değerlendirmelere ve dar görüşlü yaklaşımlara çok kulak kabartmamalı, uzun soluklu
bakmalı insan, insana, olaylara ve bakıp görebileceği her şeye. Bu
toprak her daim ferasetini, derinliğini ve ufkunu yansıtacak sesler buldu. Âşık
Veysel ile "Benim Sadık Yarim Kara Toprak" oldu bu diyar, Kazancı
Bedih ile "Garip Bir Kuştu Gönlüm"e dönüştü, Mahsuni Şerif ile
yürekteki sancılar bile "Sarhoş" oldu çıktı, Neşet Ertaş ile ise
"Ah Yalan Dünya" olup yine kaldı geride, hoş bir seda eşliğinde... Hüzün hep var oldu ama yeis hiç uğramadı buralara, her şeye rağmen, umut hep hayat buldu...
İnternet (Youtube) sağ olsun, bu dört merhum ozanın kendi sesinden bile bu türkülere ulaşmak çok kolay bugün, onlar bu toprağın gerçek sahipleri olarak yarına kalacak nadide eserler bıraktılar, bakmayın görünürde sesi çok çıkanlara, yarına kalanlar ve yarınlar bu büyük ozanlar gibi derinden derine çağladığı hâlde sesi çok çıkmayanların asıl...
İnternet (Youtube) sağ olsun, bu dört merhum ozanın kendi sesinden bile bu türkülere ulaşmak çok kolay bugün, onlar bu toprağın gerçek sahipleri olarak yarına kalacak nadide eserler bıraktılar, bakmayın görünürde sesi çok çıkanlara, yarına kalanlar ve yarınlar bu büyük ozanlar gibi derinden derine çağladığı hâlde sesi çok çıkmayanların asıl...
İşte o 'hâyat' (avlu) burasıydı, 1990'lı yılların başı, yukarıdaki
çamın fidan hâli, arkada soldaki küçük ağacın yapraklarının
arasından zar zor seçilebiliyor...
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder