Hâtın, 1983. |
Bir de, hayatımda ağaranı, özellikle süt ve yoğurdu, Hâtın kadar sevip onlarsız yapamayan az insan tanımışımdır. Zaten çoğu kişiye göre, uzun yaşının sırrı da bu süt ürünleriydi. Her ne kadar hemen herkesten; "Ben bildim bileli Hâtın böyle!" lafını işitmişsem de, esasında tam yaşı konusunda pek kimsenin bilgisi olmayan Hâtın'ın bize komşuluğu eskiye dayanırdı. Eskiden, bizim evin garbısında yine tek göz kerpiç bir yapıda kalırlardı. Çok küçükken bu evlerine ara ara gittiğimi hatırlıyorum, hatta o zamanlar bana "Bu benim oğlum!" derdi rahmetli, niyeyse ben de bu ilgiye meftun olacağım ki, arada bir giderdim evlerine, sofralarına otururdum.
Sanırım, hayatında, ona en büyük etki eden olaylardan biri, oğlu Kadir'i küçük yaşta kaybetmesiydi. Kadir, daha çocuk sayılacak yaşta, komşu Çiftlik Köyü'ne, galiba unluk buğdayları öğütmek için eşek ile değirmene gönderilmiş. Ancak köye dönüşü havanın kararmasına denk gelmiş. Zavallı çocuk, köye yaklaştığı sırada, karanlıkta, yakınından kalkan bir tilkinin çıkardığı sesten, artık ne zannettiyse çok korkmuş, yatağa düşmüş ve bir daha da toparlayamamış. Bir gün Hâtın, hasta yatan oğluna güzel bir yemek hazırlamış, fakat Kadir yememiş bu yemeği, yalnızca su istemiş anasından, Hâtın da, illa bu yemeği yesin ki iyi olsun diye oğluna; "Yemeğini yi ondan sonra su içersin!" diye diretince sanırım çocuk vazgeçmiş sonra, Kadir o gecenin sabahına vefat etmiş maalesef. Kaç kez ben de tanık oldum, Hâtın, ne zaman ağlayan bir bebek veya çocuk görse: "Acı su verin şu uşağa, su verin, su verin…" derdi, belli ki oğlunun o şekilde ölümü derinden yaralamıştı merhumeyi…
Gelelim bu fotoğrafın hikâyesine, 1983 yılı olmalı, biz ilkokula başladık o sene, okula fotoğrafçı geldi, tüm öğrenciler, Şenel öğretmen ile birlikte fotoğraf çektirdik. Daha sonra, öğretmen bizleri evlerimize yolladı ve köyün kadın ve kızlarını hep beraber fotoğraf çektirmek üzere okula çağırdı. Biz de evlere koşup büyüklerimize söylemiştik. Bizimkiler o gün ekmek yaptığından, Ganime ablam hariç, fotoğraf çektirmeye gidememişlerdi. Lakin Hâtın, bu çağrıyı nasılsa haber almış ve okula gelmiş. Sonradan Anamın anlattığına göre (Hâtın anlatmış kendisine), Hâtın'ın da fotoğraf çektirmeye gelmesi biraz şaşkınlık hasıl etmiş diğer bazı gelenler üzerinde. Bunu fark eden Hâtın; "Biyy anam, niye, benim neyim eksikmiş ovv!" diyerek kadraja en sağından girmiş tüm azametiyle, zira pek az böyle dik dururdu. İşin özü, ne de iyi etmiş rahmetli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder