21 Aralık 2019

Tuvalet Kuyusu

Eskiden köylerde şimdiki gibi kanalizasyon sistemi yoktu. Hâli vakti yerinde olan ahali, hanesine yakın bir yere küçük bir tuvalet kulübesi inşa ettirirdi. Haliyle bu küçük kulübelerin yanı başına da tuvalet kuyusu gerekirdi atık pis sular ve sair pislik için. Barak'ta, köylerin yerleşimleri çok eskiden harmanın rahat işlenmesi için genelde sert ve kıraç zeminli mevkilere kurulurmuş. Bu nedenle kıraç muhitlerde bedenle kuyu kazmak çok zahmetli bir uğraştır. Zira o dönem, iş makineleri nadiren köylerde görünürdü. Hülasa her adam kazamazdı böyle kuyuları. Benim bildiğim en iyi kuyu kazıcısı, soyadı gibi kuvvetli bir adam olan Mahli Taşdöven'di. Babam, bu adamcağızın o yaşına rağmen çalışkanlığına ve dayanıklılığına hayrandı sanki. Ne zaman görse onu, bütün çalışkan insanlara sergilediği gibi büyük bir saygı duyar, Mahli Taşdöven'in elinden düşürmediği siyah zembil içindeki kalın ip, kürek ve kazma gibi alet edevatını süzerek "Çalışkan adamın hâli bir başka..." derdi.

Bizim milletin inşaat seyretme huyu meşhurdur. Taşrada da durum farksızdır. Birisi bir inşa faaliyetine girişti mi; seyircisi pek eksik olmaz. İşte Mahli Taşdöven'in yine bir tuvalet kuyusu eşme işi üstlendiği bir mevsim, Köyün kıdemlileri hemen her gün adamcağızın başına gelir, hem onun çalışmasını izler, hem de yorgunluğuna karşın yüzünden eksiltmediği gülümsemesiyle hoş sohbetini dinlerlerdi. Yine Babamın şahit olduğu bir günde, Köydeki ihtiyar emekçilerden biri de bu kuyu kazılmasını izlemek için Mahli Taşdöven'in kazdığı kuyunun başına gelmiş. Millet, kuyunun başına oturmuş, ancak birkaç metre derinliğe ulaşmış genişçe kuyu içinde kan ter içinde çalışan adamcağızı izlemeye koyulmuş. Bir müddet orada oturup konuşulanları dinleyen ihtiyar emekçi, kalkıp giderken Mahli Taşdöven'e doğru:

"Yorum, yarından tezi yok, ben de kazma kürek alıp belime kuşağımı bağlıycam, köy köy gezip kuyu eşecem beyle!" demiş. Artık asıl niyeti, sadece adamcağıza takılmak mıydı; yoksa laf olsun diye mi söyledi, bilinmez. Fakat kaç gündür sert ve kayalık zeminden zaten yılmış ve çalışmaktan takati kesilmiş Mahli Taşdöven, çalışmayı bırakıp kuyunun içinden yukarıya doğru gözlerini Güneş'ten dolayı kısmış hâlde muhatabına bakarak biraz muzipçe şu sözlerini patlatmış:

"İş tutang mı;
Neme lâzım,
Aş yeng mi;
Bir lengeri...
İzmirliler gibi dinlersing sazı,
Av alamazsın sen, hey gidi koca tazı..."

Bunu duyan ihtiyar emekçi, tek kelime bile söylemeden hemen yekinip sıvışmış mekândan...

Bu sözleri, daha sonraları o kadar çok duydum ki Babam'dan, resmen zihnime kazındı. Hâlâ zaman zaman aklıma gelir; hatta merhum Babamın tıpkı Mahli Taşdöven gibi gülümser bir edayla ve ahenkli bir ses tonuyla dile getirdiği bu sözlerini, zaman zaman duyar gibi olurum.

Aslında sonradan Köyümüze kanalizasyonun gelişi, pek kimsenin kanalizasyon için kuyu yeri vermeye yanaşmaması üzerine, Ağabeyimin 50 yıllık antep fıstığı ağaçları olan tarlamızın başına ağaçları çekerek kanalizasyon kuyusu yeri vermesi gibi ilginç bir hikâyemiz daha var bu konuda ama o da sonraya kalsın! Lâkin tuvalet kuyusu deyip geçmeyiniz; içindekiler, yeri ve işlevi önemlidir.
Barak Corları (Sözleri)

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...