25 Ağustos 2018

Kurutmalık

Nane Kokulu Ana Elleri

Antep mutfağının bana göre en özgün ve lezzetli yanlarının başında neredeyse bütün sulu yemekleri tamamlayan kavrulmuş nane gelir; yazları en doğal haliyle analar kurutup “üfeler” (ufalar) böyle… Her tarafı elleri gibi harika bir nane kokusu dalar…

"Yazın bulaşığı kışa katık" derdi 'Kanatlı', elbette Meyro'nun kızı anam da boş durur mu hiç; kaç evin ihtiyacı için kurutuyor yine kendi bostanından biberleri, domatesleri, kabakları, âcürleri, daha patlıcana sıra gelmemiş. İşin aslı, şu biber ve âcür kurutmasının yanında bana göre patlıcan kurutmasının lafı olmamalı ya, neyse... Aslında genel olarak sebze kurutmalarının yemeğini taze sebze ile yapılanlara yeğlerim. Belki bu kurutmalıklarla büyüdüğümüz için öyle, bilemiyorum artık... İşte o kırmızı pul biberler de bu kurutmalıkların ince ince çekilmesiyle elde edilir.

Hayat, vefa, sevgi ve umut, 70'inde bile 'horanta' (aile) için yetiştirdiğin 'hodar'ları (sebzeleri) böyle anam gibi sabah erken toplamaktır biraz da sanırım.
Domates Kurutması
Domates Kurutması

Biber Kurutması
Biber Kurutması
Âcür, Kabak ve Biber Kurutması
Biber Kurutması

24 Ağustos 2018

Hayaller ve Gerçekler


Rusdam (Rüstem) Abi harbi adamdı doğrusu, hiç öyle içten pazarlıklı ve gizli gündemi olan biri olmamıştı. Ne düşünüyorsa hakikaten söylerdi bir şekilde. Lâkin dünya hâli işte, onun iç âlemini ve hülyalarını bilmeyen bazı muhterisler, adamcağız ne vakit ortamlara girip çıksa, bir işe girişse ilginç bir şekilde kıvranırlardı hâsetten fesattan. Fakat öyle lafını sakınan biri de hiç olmadı Rusdam Abi. Gene bir gün geniş katılımlı bir yerdeyken birilerinin bir köşede garip bir hâlde kıpraşıp durduğunu fark etti Rusdam, hoşlanmazdı bu tür hareketlerden. Hafifçe doğrulup sessizce mekândan çıkmaya karar vermişti. Yalnız tam kapıdan çıkarken hiç arkasına bakmadan:

"Ülen" dedi ve devam etti sözüne: "Rahat olun rahat, nasıl biliyseyz, hasebiyze, işiyze nasıl geliyse aynen eyle devam edin. Yalnız, sizing hâyal dahi edemeyeceğiniz şeylere sırt çevirdim ben haa. Benim meselem başka, bu da size dert olsun. Fakat şunu da unutmayın haa, hisabımı kimsenin kesesine bırakmam evvelallah, bes güniyzi bekleyin!"

23 Ağustos 2018

Garbı Yeli

Barak Ovası'nda yazın en güzel şeylerin başında bence püfür püfür esen garbı yeli gelir. Sabah ayrı nimettir, akşam apayrı. Biraz fazla maruz kalınca hafiften üşüten bir yanı var ama garbı yelinde, açık havada uyumak dahi büyük keyiftir. Aslında hem serinlik verir, hem bereket getirir türlü meyveye. Özellikle akşam üzeri esmeye başlar, sanki insanı kendine doğru çağırır, garbıya doğru. Biz de uyduk çağrısına yöneldik garbıya, hem esentisini duyumsadık ince ince hem de sıcakla birlikte olgunlaştırdığı çeşit çeşit üzümleri, tüylü âcürleri ve hâyirleri (incir) tattık bir yaz günü Barak'ta...
 
Hönnüsü Üzüm
Hönnüsü Üzüm

Tüylü Âcür

22 Ağustos 2018

Bir Başına...


Bir Başına... 

Bozkırda, 
Gelmez artık, 
Gitti o neşeli günler, o güzel insanlar 
Kaldın bir başına... 
Veya dört arasında Sinmiş ruhlarla 
Yan ki yan yalnızlığına, talihine... 
Sanki bir iç çekiş yaşam 
Ne fayda ne fayda... 
                                                          Dr. Göksel Tiryaki, 22.08.2018, Beşiktaş 
Kış Ortasında... 

Şehirde, yapayalnız 
Hava semsert 
Sulu kar çok seyrek 
Boş hayatlar, 
Bomboş hayaller 
Upuzun yollarda... 
İçerilerse sımsıcak 
İnsanlar daha soğuk... 
                                                      Dr. Göksel Tiryaki, 04.01.2019, Beşiktaş

17 Ağustos 2018

Cemal Hoca

İlk babamdan duymuştum adını. Köyün ilk öğretmeniymiş Cemal Hoca. 'Kanatlı', çok zaman gülümseyerek anlatırdı ona dair hatıralarını. Cemal Hoca, bilinen herhangi bir resmi görevi olmadan, köylünün iaşesini ve barınmasını üstlenmesi karşılığında gönüllü öğretmenlik yapmış Seydimen'de 1940'lı yıllarda. Hem de ne koşullarda ve ne olanaklarla, şaşırmamak elde değil. Esasında o dönem ağaların köy odalarında Hafız gibi sürekli başka kalanlar da varmış. Köyün çocuklarına öğretmenlik yapmasa dahi yine ağaların mekânlarında bir şekilde barınması mümkünmüş. Fakat Cemal Hoca, o günün ve ortamın şartlarında, köyde kaldığı müddetçe özellikle kış aylarında, elinden geldiğince aralarında babamın da olduğu köyün uşaklarına belletmenlik yapmış bir nevi. Bu gayrı resmi ve derme çatma yerlerdeki eğitimin sonunda, herhangi bir diploma ve belge verilmemiş ama babam 'Kanatlı' ömrü boyunca okuduğu Kur'an'ı ve 'eski yazı'yı Cemal Hoca'dan öğrenmişti sanırım.

Bu yaz, köye son gitmemde Servet Emmi'ye denk gelmem çok iyi oldu. Cemal Hoca ve o zamanın koşulları hakkında güzel bir söyleşi yaptım kendisiyle...

14 Ağustos 2018

Attarlık

'Garıp' kitabında 'Attar' isimli bir öykü yazmıştım. Zira attarların çocukluk belleğimizdeki yeri apayrı olmuştur. Bu yaz, köy ziyaretinde biz çocukken sattığı şeker sucuğunu ve bisküvilerini çok yediğimiz eski attarlardan İzanlı (Düzbayır) Ömer Demir abiye rastlamam iyi oldu. Onu, çocukluğumda köyden Gaziantep'e yolculuk ederken köy otobüslerinin arka koltuğundaki heyecanlı konuşmaları ve otobüse çuvalla bir şeyler yüklerkenki o telaşlı hâliyle hatırlıyordum daha çok. Onunla kısa ama gayet samimi ve hoş bir söyleşi yaptık attarlık üzerine:

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...