29 Haziran 2017

Barak Havaları

Dr. Göksel Tiryaki'nin Barak Kitapları
Kısmet işte, bu bayram, hep aklımda olan bir şeyi yaptım. Rahmetli Irza Efendi'nin oğlu Şahan'a köyde denk gelmem de iyi oldu. Şahan ile bizim 'kılba bağ'a gittik. Bir zeytin ağacının altında, Şahan'dan birkaç Barak ezgisini çalmasını rica ettim, sağ olsun o da kırmadı.

Eskiden en az iki gün süren köy düğünlerinde, abdallar sabah erkenden ahali toplanana kadar düğün evinde (yakınında, dam başında veya bir duvar kenarında) 'nobat'a (nöbet) durup uzun uzun ağır havalar çalarlardı. İşte bu hava da, o eski ağır havalardan biri olmalı. Şahan, "Kesik Kerem" dedi bu ezgiye ama bir başkasının merhum Paşa'dan duyduğunu söylediği "Deli Abdalın Karıştırması" şeklindeki yakıştırma adı da hoşuma gitti doğrusu:

Yine Şahan diyor ki Ceren, İsa Balı ve Bey Mayıl türkülerinin ezgileri aslında aynı:

Bey Velet:

Yumma:

Ali Paşa:

'Garıp':

Bu sefer 'Boz (Yarı Olgun) Antep Fıstığı' zamanı, bir Ağustos günü çağırdım Şahan'ı köye...

Sakın unutma, bu topraklar hiç kolay yurt olmamış!

İskân:

Eğer bu toprakların uşağıysan (çocuğuysan), belki yirminde, belki otuzunda, belki kırkında, belki ellinde, belki altmışında veya yetmişinde ama bir gün dokunacak bu havalar sana da, sadece gününü bekle...

"Hanı o eski beyler, nicoldu (nerede)?":

'Kanatlı':
"Kılıçoğluyum der ki tarikatta yerim var,
El âlem içinde de namus gayret ârım var,
Hacı Bektaş derler pirim var,
Hey ağalar da malumatım alır; ser,
(Hey ağalar melâmeti mal örter)
Tavlada beygirler var, uyluğun tartar..."

Kılıçoğlu:

"Amanın bir haber salsam da aşirete,
Tez gelir mi ola
Dumana oğlum Muhammedim dumana..."

Dumana (Topal Abdo Türküsü):

Şahan, 'Yanık Kerem' diye ünlenen Barak türküsünün aslında Haco Gelin'in ezgisine çok benzediği söylüyor.

Haco Gelin:

28 Haziran 2017

'Kanatlı' Halay Başında Söylüyor

Bu sefer Aralık 1993, 'Kanatlı' bizim o eski kerpiç evin arkasında, bir yeğeninin düğününde hem halay başı hem de 'İsa Balı'yı söylüyor. Söylenceye göre İsa Balı bir demirci ustasıdır. Köroğlu'nun güzel kızını sever, kızdan da karşılık görür. Ancak kızın babası onaylamaz bu durumu. Kız haber gönderir İsa Balı'ya. Babası 500 atlı seçmiştir onu öldürmeleri için ve buralardan gitmesini ister ondan. İsa Balı kıza cevap verir:
"Beş yüz değil, bin daha seçsinler, ölür de gitmez İsa Balı bu elden..."

Görüntü kalitesi pek iyi değil, yer yer de bozulmalar olmuş ama ses kalitesi iyi ve hele ortam muhteşem. Eskiler, “Adam didiğining (dediğinin) elinden her iş gelmeli” derlerdi. Tabiî yoklukta yetişmenin ve onunla yoğrulmanın etkisi vardı sanırım bunda. Ondan olacak, sonra ilave ederlerdi, “İnsana her şey lazım”. Valla açık söyleyeyim, ben böyle biri olamadım ama her zaman rahatça oynayan insanlara saygı duyarım. Hele doğal şekilde ve içten türkü söyleyenlere hayran sayılırım. Neticede bu bir medeni cesaret işi, kimsenin bozkırda sağlam bir müzik veya oyun eğitimi alacak hâli yoktu ki bir zamanlar. Gerçi hâlâ var mı, o da tartışılır. Öyle mükemmel olmasına da gerek yok bence, sadece rahatsız etmesin yeter aslında. İşte aynı bizim ‘Kanatlı’ gibi böyle:

Yine aynı halaydan güzel bir Barak havası icrası daha:

Barak bu işte...

-"Yavrularım size kurban tatlı canım, ah canım canım..."

İşin özü, ne o köyler kaldı ne de o köylüler, sadece Bey Velet ölmedi yani...

‘Kanatlı’ halay başında, Bey Velet’e nakarat tutuyor yukarıda, artık böyle tempo tutan da pek kalmadı maalesef:

-"Hehehiyy..."

02 Mayıs 2017

'Kanatlı' Söylüyor

Ağustos 1993, Ganime ablamın nişanı, üniversiteyi kazandığım yaz, kaderin cilvesine bakın; 'Kanatlı'nın türkü söylediği bu Barak halayında ben de varım. Ve daha kimler yok ki bu halayda, âdeta Seydimen'in bir dönem tarihinin tüm baş figürleri ve tanıkları yer almış bu kayıtta. Keşke videoyu çeken türküye ve söyleyene biraz daha fazla odaklansaymış diyor insan görüntülere daldıkça. Elimden geldiğince ayıklayıp türküye dair söz ve ezgilerin yer aldığı görüntüleri ortaya çıkarmaya çalıştım. Bu hâliyle de fena olmadı sanki, görüntülerin uyandırdığı tüm duyguları tam olarak tarif etmek gerçekten güç. Yalnız 'Kanatlı', "Dönemin, Dönemin..." diyerek çok güzel yorumlamış bu Barak türküsünü, görüntülerin sonunda Dönesi ile beraber halayda görülüyorlar da.

Yine o geceden çok hoş bir Barak halay ezgisi, o nişanda zurna ve davulu çalanların başında merhum Irza'nın oğulları Paşa ve Şahan gelmektedir bu arada...

Şahan, bu Barak halay ezgisinin adının 'Cezayir' olduğunu belirtiyor:

12 Nisan 2017

Garıp, Bir Zamanların Barak Ovası Hikâyeleri

“Bir zamanda destan olsun dillere”
Barak Ozanı Dedemoğlu


Anadolu’nun çoğu köşesinde yaşayanlar gibi, bu satırların yazarı da köyünden şehre gidenlerden biri oldu. Şimdiye kadar bağımız hiç kopmadı memleketimizle, hâlâ Barak’ın o kızıl rengi baskın toprağına ilgimiz devam ediyor. Ancak şehir hayatının olağan akışının bir sonucu olarak, bu bağ zayıflıyor da. Belki bizden sonrakiler için hepten kopacak. Fakat istedim ki bir zamanlar bizim topraklarda yaşananlar unutulup gitmesin. Küçük de olsa tarihe notlar düşelim, belki bir gün birileri okur ve anlar diye. Nice önemli gelişmeler ve büyük dönüşümler oldu oralarda.

...
Bu kitapta, yalnızca Ağa Oğlu Garıp’ın, Bozkır Bilgesi Hârrik’in, Minik Ceren’in, Bidon Hâlaf’ın, Güzel Şarey’in, Dana Hoca’nın, Hızarcı Şemso’nun, İrbehem Emmi’nin, Azap Gadır’ın, Abdal Irza’nın, Fıstıkçı Müho’nun, Bebek Şaylan’ın, Ağa Torunu Necip’in, Kimsesiz Zeydan’ın, Yapıcı Mâmey’in, Attar Durmuş’un ve Kara Mısdafa’nın öyküleri yer almamaktadır. Onlarla birlikte daha pek çok Baraklı geçmiş karakter, bir zamanların Barak Ovası ve onun dönüşümü anlatılmaktadır.Yalnız kitaptaki tüm kişi ve olaylar, gerçek kişi ve olayları hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Elbette metinlerde, Barak’ın özlü ‘cor’ları (hânekdot) bolca kullanılmaktadır. 
..."

Kitapta yer alan Azap isimli öykünün tamamının linki...

Garip Türküsü'nün kısa bir hikâyesi için: 'Garıp'...

Kitabın satış linki...

Kitabın yayınevi linki...

Aşağıda ise kitabın kapağı, içindekiler, ön söz ve bazı öykülerin ilk sayfaları yer almaktadır:

02 Mart 2017

Güz Günü

'Kanatlı' ile Kasım 2004'te köy muhabbeti, mekân bizim odanın yanı, mevzu bağ, fıstık, tarla, ekim ve diğer iş güç gibi meseleler işte, ayrıca o zamanın köy, çevre ve ortam görüntüleri var:

"Aha bu cor dorgu!"

Merhum Servet Tiryakioğlu Abi, iyi bir akrabanın ötesinde, iyi bir aile dostuydu, tıpkı merhum babası gibi çok çalışkandı. Burada, 'Kanatlı' ile detaylıca bir tarla takım muhabbeti ediyorlar bir Bayram günü işte...

Tercan Tiryaki: "Kanaatkâr ve emeğine güvenen, gerçek emekçi bir adamdı, babamın ekolünden olduğu için hep bir hürmet beslerdim, yolu açık olsun, kısıtlı imkânlarla çocuklarını okutup meslek sahibi yaptı. Kanaatkârlık, emek ve sebat insanı özgür yapıyor, geride kalan hoş bir takdir ve seda. Yol böyle, yolculuğu güzel yaşayanlara ne mutlu. Allah rahmet eylesin." 20.06.2020

25 Şubat 2017

Yaz Günü

Ağustos 2005'te, Boston'a yüksek lisansa gitmeden önce, köye de uğradık, birkaç gün kaldık. Mini kamera yine elimdeydi. Yabanı yazıyı, fıstık ağaçlarını, üzüm tiyeklerini çektim, sonra o kızıl toprakları, tevafuk işte 'haraba'da Nohu'dan Şemen Emmi de girdi kadraja ve tabiî ki 'oda'sının önünde 'Kanatlı' da...

'Âcer ev'in önündeki çam ağaçlarının altında, yazları her ikindi vakti aksatılmadan yapılan o çay muhabbeti saati, sonrasında mekânın detayları ve yüzler takıldı kameraya... 

Ağustosun başında antep fıstıkları daha tam olarak olgunlaşmamış olsa da, biz ağaçların altına çadır serip silkmeye çalışmıştık biraz...

24 Şubat 2017

Bazı Barak Oyun Havaları ve Figürleri

27 Eylül 2003 tarihinden iki hoş görüntü; merhum Zeki Emmi tüm doğallığıyla harika bir halay gösterisi yaparken oğlu Habip de yine halay başında hünerini konuşturmuş:


Yine 27 Eylül 2003 gecesinden, bir 'Barak Düğünü'nün en coşkulu anları:

Ağustos 2017'de çekilmiş Barak'ın bazı oyun havası ezgileri:


Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...