04 Ekim 2018

Geçmiş, Hamaset, İbret ve Bereket

Gerçi eserlerimizi okuyanlar veya onlara aşina olanlar biliyor ama yanlış anlaşılmamak için bir kez daha paylaşıyorum; yaptığımız işlerde ve eserlerimizde, "Geçmiş ve köy güzellemesi yapmıyoruz..." Neyse o...

"Eliyle kayasını kırıp yetiştiren mülk satamaz!"

Yılların emektarı Mamov Emmi böyle diyor işte, yurt edinmenin, toprağına tutunabilmenin nasıl güç olduğunu en iyi bilenlerden bir büyüğümüz o...

Bazen, sağ olsunlar karşılaştığım kimileri, "Ne güzel eski resim ve video paylaşıyorsun" gibilerinden ifadeler kullanıyor. Bir an ne diyeceğimi bilemiyorum ve "İyi, teşekkürler..." kabilinden bir şeyler söylüyorum ancak. Meselenin ve mevzunun sadece 'eski resim ve video paylaşmak' düzeyinde kalması bence eksik bir değerlendirme olur. Oldum olası geçmişe bakışım ders çıkarmak üzerine kuruludur. Hiçbir zaman geçmişi bütünüyle yüceltmekten ve sürekli özlemle anmaktan yana olmadım kendi adıma. Şüphesiz her zaman iyi ve kötü olaylar vuku bulabilir. Bugün de, geçmişte de ve gelecekte de elbette. Önemli olanın yaşananlardan ders almak veya çıkarmak olduğu kanaatindeyim. Bu nedenle paylaştığımız bazı şeyler, kimi zaman bazılarının hoşuna gitmeyebilir. Olabilir tabiî ki, fakat şunun unutulmamasını istirham ederim; bunlar, birtakım geçmiş acıları deşmek veya gururlanma vesilesi olarak görülmemelidir. Bilakis daha iyi bir gelecek kurmanın ancak geçmişi iyi bilerek ve ondan ibret veya ders alarak mümkün olduğunu düşünüyorum. Eğer geçmiş hatalar ve kusurlar sürekli tekrarlanıyorsa demek ki pek bir ilerleme ve iyileşme sağlanamıyordur özünde. Dönüp kendimize ve çevremize bir daha bakmak icap ediyordur belki. Geçmişe hamasetten ziyade ibret alma gözüyle bakmanın çok mühim olduğu kanısındayım.

Bu düşüncelerle, geçmişte belki de en iyi koşullara sahip olması beklenecek bir ağa oğlu olan Servet Tiryaki’ye de sordum: “Gerçekten özlenecek bir şey miydi bizim 'geçmiş'?”. Sağ olsun Servet Emmi yine büyük bir samimiyetle cevapladı. Aslında sürekli "geçmiş güzellemesi" yapanları o eski sulukluklardan birinde banyo yaptırmak lazım belki de... :)

Söyleşimizin devamında, Servet Emmi ile Barak Ovası toprağının kendine has özelliklerini, farkını, verimini ve bereketini de anmadan geçemedik doğrusu...

Burada bazı konularda kıymetli görüşlerini yayınladım. Değerli bir insan Servet Emmi, Hüfney Ağa soyunun ikinci kuşağının şu an yaşayanlar arasında en büyüğü yanılmıyorsam, aşağıdaki videoda çok kısa yayınladık ama halay başında. Daha elimde çok muhteşem ve eski halay ve oyun görüntüleri var. Bir iki görüşmemizde gösterdim, o kadar duygusallaştı ki yayınlamaya kıyamıyorum şimdilik, zira öyle bir iması oldu. “Niye?” dedim Servet Emmi’ye, “O kadar güzel, önemli ve değerli görüntüler ki bunlar, belki ibret ve ders alır insanlar” diye ilave ettim. “Görmeye dayanamıyorum, o kadar özlüyorum ve arıyorum ki o günleri ve ortamı…” diyebildi zar zor. Sanırım pek haksız da sayılmaz. 

Bu arada elimdeki Servet Emmi’ye ait halay ve oyun görüntüleri kanımca Barak kültürü açısından arşivlik eserlerdir. Bence o oyunlarda halayın ortasında sahnelediği figürler, değme sanatçıya taş çıkarır. Barak göçünü ve yaşamını tek kelime ile oyunlarla canlandırıyor âdeta.

03 Ekim 2018

Bastık Dürümü

"Biyy (Yaa) anam, eskiden tatlıyı kim bilirdi, bastığın (üzüm pestili) içine fıstığı dürüm eder yerdin!"
Antep Fıstığı İçi
Pistachio
Bastık (Pestil) Dürümü

Hönnüsü Üzümü

Bu üzümü genelde üreticisi bilir ve yer, dışarıda pek bilinmez ve satılmaz, Barak Ovası'nın güz üzümüdür. Kütür kütür üzümün şayihasıdır, özgün bir tadı vardır. Renginden bahsetmeme gerek yoktur sanırım...

Hönnüsü Üzümü

Nar Zamanı

Sadece yaz değil, güz de bereket demek Barakeli'nde, narlar olgunlaşınca...
Nar Ağacı

Nar

Yoğurt Çiçeği

Yoğurt ÇiçeğiPapatyaya bir zamanlar yoğurt çiçeği denilirdi Barak Ovası'nda... Yöremizdeki çiçek ve cacık (yenebilir otlar) çeşitlerini ve isimlerini genelde anamdan öğrendim. 
PapatyaBarakların geçmişte göçebe oldukları ve hayvancılığın temel geçim kaynağı olduğu bilindik bir konu. Dolayısıyla Barakların hayvanlar ve hayvancılık hususunda zengin bir dili var. Misal bugün pek kullanılmayan "ağaran" diye bir kelimemiz var. Öp öz Türkçe bir sözcük. "Ak"tan gelen beyazlığa vurgu yapan bir kelime ve Barak'ta süt ürünlerinin hepsini nitelemek için kullanılırdı. Keşke memleket sathında süt ürünleri yerine kullanılsa; bu arada yazdığım kitaplarda birkaç yerde vurgulayarak kullandım kendisini... İşte herkesin bildiği papatyanın bizim "yoğurt çiçeği" olduğunu çok sonradan öğrenmiştim geçmişte. Nedense zihnimde papatya sapsarı bir çiçek diye yer etmiş uzun süre, yöre insanımız yaprakları beyaz olan papatya türüne gene "ağaran"lardan hareketle yoğurt çiçeği demeyi tercih etmiş ve o denli kanıksamışım ki bu yerel ismi... İşin aslı, bence son derece uygun ve hoş bir adlandırma yapmışlar gene...
Papatya - Yoğurt Çiçeği

Toprağın Hâlleri

Köy, kışın 'çamır' yazın tozdur. Eh işte biraz serin güz, az da ılık bahar var aralarında. Şehrin kalabalık ve dar kaldırımlarına alışmış o cilalı ayakkabılarla girilmez ki buralara. 'Carıs' (Rezil) olur insan...
Uruş-Dokuzyol-Oğuzeli-Gaziantep
(Fotoğraf: İsrafil Yılmaz)

28 Eylül 2018

Barak Üçlemesi

Barak’a ilişkin ilk basılı eserim Seydimen’de, daha çok 1980 ve sonrasını, kişisel gözlemlerim eşliğinde işlemeye çalışmıştım. İkinci kitap Garıp’ta ise daha çok, Barak Ovası'nda 1950 sonrası gelişmeleri ve yaşanan dönüşümü anlatmaya teşebbüs ettim. Feriz Bey ile de 1600’lü yıllarda başlayan büyük Barak göçünü ve akabinde gelişen olayları, Barakların yüzyıllarca süren toprak arayışını, iskân edilmesini, tekrar tekrar dağıtılmasını ve yerleşik düzene geçme çabalarını hikâyeleştirmeye giriştim. Dr. Göksel Tiryaki

Dr. Göksel Tiryaki'nin Barak Kitapları

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...