02 Mayıs 2017

'Kanatlı' Söylüyor

Ağustos 1993, Ganime ablamın nişanı, üniversiteyi kazandığım yaz, kaderin cilvesine bakın; 'Kanatlı'nın türkü söylediği bu Barak halayında ben de varım. Ve daha kimler yok ki bu halayda, âdeta Seydimen'in bir dönem tarihinin tüm baş figürleri ve tanıkları yer almış bu kayıtta. Keşke videoyu çeken türküye ve söyleyene biraz daha fazla odaklansaymış diyor insan görüntülere daldıkça. Elimden geldiğince ayıklayıp türküye dair söz ve ezgilerin yer aldığı görüntüleri ortaya çıkarmaya çalıştım. Bu hâliyle de fena olmadı sanki, görüntülerin uyandırdığı tüm duyguları tam olarak tarif etmek gerçekten güç. Yalnız 'Kanatlı', "Dönemin, Dönemin..." diyerek çok güzel yorumlamış bu Barak türküsünü, görüntülerin sonunda Dönesi ile beraber halayda görülüyorlar da.

Yine o geceden çok hoş bir Barak halay ezgisi, o nişanda zurna ve davulu çalanların başında merhum Irza'nın oğulları Paşa ve Şahan gelmektedir bu arada...

Şahan, bu Barak halay ezgisinin adının 'Cezayir' olduğunu belirtiyor:

12 Nisan 2017

Garıp, Bir Zamanların Barak Ovası Hikâyeleri

“Bir zamanda destan olsun dillere”
Barak Ozanı Dedemoğlu


Anadolu’nun çoğu köşesinde yaşayanlar gibi, bu satırların yazarı da köyünden şehre gidenlerden biri oldu. Şimdiye kadar bağımız hiç kopmadı memleketimizle, hâlâ Barak’ın o kızıl rengi baskın toprağına ilgimiz devam ediyor. Ancak şehir hayatının olağan akışının bir sonucu olarak, bu bağ zayıflıyor da. Belki bizden sonrakiler için hepten kopacak. Fakat istedim ki bir zamanlar bizim topraklarda yaşananlar unutulup gitmesin. Küçük de olsa tarihe notlar düşelim, belki bir gün birileri okur ve anlar diye. Nice önemli gelişmeler ve büyük dönüşümler oldu oralarda.

...
Bu kitapta, yalnızca Ağa Oğlu Garıp’ın, Bozkır Bilgesi Hârrik’in, Minik Ceren’in, Bidon Hâlaf’ın, Güzel Şarey’in, Dana Hoca’nın, Hızarcı Şemso’nun, İrbehem Emmi’nin, Azap Gadır’ın, Abdal Irza’nın, Fıstıkçı Müho’nun, Bebek Şaylan’ın, Ağa Torunu Necip’in, Kimsesiz Zeydan’ın, Yapıcı Mâmey’in, Attar Durmuş’un ve Kara Mısdafa’nın öyküleri yer almamaktadır. Onlarla birlikte daha pek çok Baraklı geçmiş karakter, bir zamanların Barak Ovası ve onun dönüşümü anlatılmaktadır.Yalnız kitaptaki tüm kişi ve olaylar, gerçek kişi ve olayları hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Elbette metinlerde, Barak’ın özlü ‘cor’ları (hânekdot) bolca kullanılmaktadır. 
..."

Kitapta yer alan Azap isimli öykünün tamamının linki...

Garip Türküsü'nün kısa bir hikâyesi için: 'Garıp'...

Kitabın satış linki...

Kitabın yayınevi linki...

Aşağıda ise kitabın kapağı, içindekiler, ön söz ve bazı öykülerin ilk sayfaları yer almaktadır:

02 Mart 2017

Güz Günü

'Kanatlı' ile Kasım 2004'te köy muhabbeti, mekân bizim odanın yanı, mevzu bağ, fıstık, tarla, ekim ve diğer iş güç gibi meseleler işte, ayrıca o zamanın köy, çevre ve ortam görüntüleri var:

"Aha bu cor dorgu!"

Merhum Servet Tiryakioğlu Abi, iyi bir akrabanın ötesinde, iyi bir aile dostuydu, tıpkı merhum babası gibi çok çalışkandı. Burada, 'Kanatlı' ile detaylıca bir tarla takım muhabbeti ediyorlar bir Bayram günü işte...

Tercan Tiryaki: "Kanaatkâr ve emeğine güvenen, gerçek emekçi bir adamdı, babamın ekolünden olduğu için hep bir hürmet beslerdim, yolu açık olsun, kısıtlı imkânlarla çocuklarını okutup meslek sahibi yaptı. Kanaatkârlık, emek ve sebat insanı özgür yapıyor, geride kalan hoş bir takdir ve seda. Yol böyle, yolculuğu güzel yaşayanlara ne mutlu. Allah rahmet eylesin." 20.06.2020

25 Şubat 2017

Yaz Günü

Ağustos 2005'te, Boston'a yüksek lisansa gitmeden önce, köye de uğradık, birkaç gün kaldık. Mini kamera yine elimdeydi. Yabanı yazıyı, fıstık ağaçlarını, üzüm tiyeklerini çektim, sonra o kızıl toprakları, tevafuk işte 'haraba'da Nohu'dan Şemen Emmi de girdi kadraja ve tabiî ki 'oda'sının önünde 'Kanatlı' da...

'Âcer ev'in önündeki çam ağaçlarının altında, yazları her ikindi vakti aksatılmadan yapılan o çay muhabbeti saati, sonrasında mekânın detayları ve yüzler takıldı kameraya... 

Ağustosun başında antep fıstıkları daha tam olarak olgunlaşmamış olsa da, biz ağaçların altına çadır serip silkmeye çalışmıştık biraz...

24 Şubat 2017

Bazı Barak Oyun Havaları ve Figürleri

27 Eylül 2003 tarihinden iki hoş görüntü; merhum Zeki Emmi tüm doğallığıyla harika bir halay gösterisi yaparken oğlu Habip de yine halay başında hünerini konuşturmuş:


Yine 27 Eylül 2003 gecesinden, bir 'Barak Düğünü'nün en coşkulu anları:

Ağustos 2017'de çekilmiş Barak'ın bazı oyun havası ezgileri:


23 Şubat 2017

Barak Halayı

Garıp, Bir Zamanların Barak Ovası Hikâyeleri isimli kitabımızdaki "Irza" öyküsünün son paragrafıdır:

"...
Eğlence ve şamata, hem o Cumartesi gününün devamında hem de düğünün sonu olan ertesi gün ikindi vaktine değin kesintisiz sürdü.... Bilhassa içli ve yanık zurna sesinin, davulun ritmik gürültüsü ile ancak bastırıldığı o hüzün dolu anlar, Paşa’nın yüreğindeki sızının gözünde yaşa dönüştüğü hisli zamanlar oluyordu. Çalgıcının, acı da duysa, kendi ruh dünyasını fazla umursamadan, düğüne gelenleri coşturmaya çalışması herhâlde kaderinin ve abdallık zanaatının bir cilvesi olsa gerek. Lâkin o düğünde Paşa, artık babasından kesinkes devraldığı aşiretin baş abdallığı vazifesini, her şeye karşın büyük bir azimle yerine getiriyordu. Sanki atalarından kalma bu mesleğe ve merhum babasına yaraşır bir adam olduğunu, önce kendine, sonra tüm âleme ispat etmeye çalışıyordu."

İyi dinle dost, atalarının ‘iskân’ının çığlığıdır bu duyduğun....

İyi bak dost, düğün salonlarına sığmaz, sığdırılamaz bu halay, çünkü ancak harman yerinde geçmişi yâd edip akar geleceğe doğru...

Büyük Barak göçünün o derin hüznünü, bütün o zorluklarını ise çığlığa dönüşmüş tiz zurna sesi yanık şekilde hatırlatıyor. Geçmişi ve gidenleri 'unutmadık' diyor sanki...

Barak halayının alametifarikasıdır; halaya katılanların elleri, parmaklar birbirine geçecek şekilde avuç içinden birbirini kavramış olmalıdır, öyle parmak ucuyla tutuşarak girilmez Barak halayına!

Eskilerden bir Barak halayı videosu da aşağıda; Emmi koca bir çınar gibi, 'Buradayım ve ayaktayım!' diyor sanki zamana ve mekâna, halaydakiler büyük bir sükûnet ve saygıyla bu ulu çınarı seyrederek eşlik ediyor onun oyununa. Zurna, her zamanki gibi yüzyılların ağıtının çığlığı oluyor, inletiyor ortalığı. Oğlak derisinden davulun gümbürtüsü, her şeye rağmen devam eden hayatın coşkusunu haykırıyor âdeta. Hepi topu iki dakikalık bir video kaydı bu, ama neler yok ki içinde? Düğün sahiplerinden olduğu anlaşılan takım elbiseli ve kravatlı bir abinin Emminin ayağının etrafındaki iri taşları yerden alıp uzağa atması, kıpkırmızı gömleği ve davulunun çomağını vuruşundaki iştiyakla mesleğine saygı duyduğu ve severek yaptığı her hâlinden belli bir aşiret erbabı ve zurnacının işine olan tutkusu üç dikkat çeken husus olarak girmiş kayıtlara mesela:

İşte Barak, Mahey Emmi'nin halaydaki bu harika baş çekme figürüdür bir de. Mahey Emmi'nin tuttuğu beyaz 'yağlık' (Özellikle erkeklerin kullandığı bir tür başlıktır) göç katarının başındaki devenin temsili yularıdır. Göçe yön vermektedir Mahey Emmi tüm bu tavır ve hareketleriyle. Bütün zorunlu iskânlara, dağıtılmalara, sürgünlere, idamlara, baskılara ve zorluklara göğüs gererek ilerlemektedir Mahey Emmi'nin 'halay'ı. Güçlükler ve çileler yıldırmıyor Mahey Emmi'yi, Barak Halayı tıpkı upuzun Barak göçünde olduğu gibi, zamana ve mekâna direne direne ilerliyor, en nihayetinde yaşadığı topraklara adını veriyor Barak...

21 Şubat 2017

Barak Ovası Köyleri

Dr. Göksel Tiryaki Kitapları
Hakiki saha çalışmaları bu yüzden çok önemli işte! Aradan yıllar da geçse değerinden ve öneminden pek bir şey kaybetmiyor.
Barak Ovası Köyleri (1950'li Yıllar)


Barak Oymakları
(Cahit Tanyol'un
Makalesi'nden,
Barak Aşiretleri)
Cahit Tanyol'un 1958 yılında Sosyoloji Dergisi'ndeki "TRAKTÖR GİREN "50" KÖYDE NÜFUS HAREKETLERİNİN VE İÇTİMAİ DEĞİŞMELERİN KONTROLÜ" isimli makalesi, Barak köyleri hakkında yapılmış en kapsamlı tarihi derlemelerden biri sanırım. Üstelik makalenin sonunda, çok önemli bir uyarı da kaleme alınmış, daha o dönemde. Aşağıda bu makaleden bazı sayfalar verilmiştir:
Barak Ovası Köyleri (1950'li Yıllar)
Barak Ovası Köyleri (1950'li Yıllar)

Barak Ovası Köyleri (1950'li Yıllar)
1950'li yıllarda traktörlerin etkisi

1950'li yıllarda traktör sayısı

1940'lı ve 1950'li yılların karşılaştırması

Son söz: "... köyleri boşaltır ve şehirleri boğar."

Yine Hoca'nın, 1962 yılında Sosyoloji Dergisi'nde yayımlanan "Elifoğlu Köyü" isimli makalesi de yöreye ve döneme ilişkin çok önemli bilgi, gözlem ve anekdotlar içermektedir.

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...