30 Eylül 2015

'Taha Uşağı'

Mehmet Öyke (Eylül 2015)
'Kanatlı' böyle derdi ona; "Taha Uşağı (Oğlu)". Zira merhum Sâdın emmi, aslının 'Berecik Efendileri'ne dayandığını söylerdi. İşte onun oğlu ve rahmetli Hâtın'ın oğulluğu (üvey evladı) olan Mehmet Öyke, esasında öksüz büyümüş, hep bizim köylerde çalışmış, burada evlenip çoluk çocuğa karışmış ve şimdilerde ise Köyde mukim en son civelektir (fakir). Yani, atadan babadan miras kalmadan, sadece karın tokluğuna Köyü bekleyen bir garip. Bana sorarsanız bu toprağın gerçek sahiplerinden biri o, çünkü doğrudan hiçbir menfaat beklentisi olmadan öylesine samimiyetle bağlı ki bu toprağa. Hele o 'eski ağalar'a duyduğu hasret öyle derin ve içten ki, her seferinde onları andıkça gözlerinin dolması, adeta insanı kendi hâlinden utandırıyor. Hepsine ayrı ayrı kıymet veriyor ve hepsini genelde iki kelime ile özetliyor: "Ekmek sahibiydiler." (Sofraları herkese açıktı, cömertlerdi). Yalnız Bahir emmiye duyduğu muhabbet bambaşka, onu andığı zaman içinde bir şeylerin cız ettiği nasıl da belli oluyor. Cuma Sani emminin yiğitliğini çok methediyor. Halil emminin iyi niyetini ve şakacılığını, Dedemin nüktedanlığını, ağır başlılığını ve söz sahipliğini hep vurguluyor.

İyi bir hafıza sahibi ve hoş bir sohbet adamı olan Mehmet Öyke, şehit haberi duyunca gözleri yaşaracak kadar da hakiki bir vatanseverdir. Çok hasbihâlim oldu kendisiyle, kimisinde 'Kanatlı' da vardı, eskilere dair çok anekdot öğrendim ondan. Bana göre, Köyde bir devrin son temsilcisi ve hafızası o. Umarım hakkettiği saygı ve değeri her zaman herkesten görür.

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...