08 Eylül 2018

Antep Fıstığı Verimi ve İçleri

Antep Fıstığı İçi
Rahmetli Babam 'Kanatlı': "Her birinin altında tonlarca emeğim var!" şeklinde anmıştı bir keresinde bu fıstık ağaçlarını. İşte en az 15 - 20 yıl kesintisiz emek, zahmet ve masrafla meydana gelen yöremizin güzel ve lezzetli ürünleri. İşte Barak Ovası, işte taze antep fıstığı...
Antep fıstığının erkek ağacı ürün vermez ama bahçede yeterli erkek ağaç ilkbaharda tozumazsa fıstık tanelerinin içi boş kalır, emekler boşa gider. Kısacası antep fıstığı kolay yetişmiyor, bu nedenle sadece lezzetli olduğu için kıymetli bir tarım ürünü değildir. Yetişmiş ağaçların verimi çok önemlidir. Zira yağmur, aşırı soğuk, aşırı sıcak, budam, gübre, ilaç ve sair bakımları gibi çok sayıda etken ağaçların verimini doğrudan etkilemektedir. Hâlihazırda su en önemli faktör ve sorun durumundadır. Fırat’ın kenarındaki Barak Ovası’nda ağaçların çoğu sadece yağmur suyu ile ürün vermektedir maalesef.
Erkek Antep Fıstığı Ağacı
Yukarıdaki fotoğrafta üst sıra farklı "boz" (yarı olgun) antep fıstığı içidir. Hakiki baklava ve diğer antep tatlılarında bu çeşit tercih edilir. Alt sıra ise "beng", yani olgun antep fıstığı içleridir. Kuruyemiş olarak ve çikolatalarda genelde bu tür kullanılır. İşte böyle, fıstık var, fıstık var. Her fıstık bir olmaz. Ayrıca her iki iç fıstık arasında ciddi fiyat farkı vardır. Yarı olgunlar daha kıymetlidir. Olgun fıstığın içi açık yeşil, hatta biraz sarımtıraktır. Oysa boz fıstık içi yemyeşildir.
Yeni yeni gelişen boz (yarı olgun) antep fıstığı içi
                                       

07 Eylül 2018

Üzerlik

Barakeli’nde 'Yüzerlik' derler, ilkbaharda kendiliğinden çıkan bodur bir ottur, yuvarlak tohumları süs eşyası yapımında kullanılır.Aslında nazara iyi geldiğine yönelik bir inanış da var. Hepsinden öte farklı ve güzel bir kokusu vardır. Özellikle kurumuş tohumları yakılarak tütsü yapılır.

Lapa

Barak'ta kırmızı mercimeğin bol olduğu zamanlardan kalma bir 'efsane'dir lapa. Açıkçası çocukken pek sevilmezdi ama çoğu şeyde olduğu gibi yaş geçtikçe kıymeti daha bir anlaşılıyor. Üzerindeki bol zeytinyağlı ve biber salçalı (veya pul biberli) kavrulmuş soğan, haşlanmış, ezilmiş ve katı çorba kıvamındaki mercimeğin en önemli tamamlayıcısıdır.

Sallama Ekmeği, Semsek ve Barak Kahvaltısı

Bana göre, biz Türklerin insanlığa güzel katkılarından biri kahvaltı sofrasıdır. İşte Barak Ovası'nda, cömert bir ailenin büyük oranda doğal köy ürünlerinden oluşan kahvaltılık bir yer sofrası...
Kahvaltı Sofrası
Gaziantep - Barak Ovası
Barak'ta, kahvaltılık, taze, kalınca ve kızarmış yufka ekmeğe 'sallama' denir. Peki, niye sallama denir ki? Çünkü sadece saçta pişmez, son pişirme evresinde, daha iyi kızarsın diye uzun şiş üzerinde doğrudan kesmik (yakacak) közüne maruz kalarak son olarak birkaç kez sallanır.

Bir de, çökeleğin, zeytinyağı, soğan ve pul biberle birlikte hafif bir kavrulduktan sonra, kesmik ateşinde ve saç üzerinde, yeni açılan hamurla pişirilen en lezzetli hâli, belki de 'semsek' denilen işte bu içli çöreklerdir:

Kısacası, ‘Gâvur Kebabı’ (Közlenmiş Sebzeler) ve ‘Sallama’ (Taze ve kalın yufka ekmek) Barak kahvaltısının vazgeçilmezidir.
'Gâvur Kebabı' ve Sallama
Not: Elbette isteyen 'taplama', 'bazlama' veya canı her ne istiyorsa onu da diyebilir!
Barak Kahvaltısı
Barak Kahvaltısı
Barak Kahvaltısı

Barak Kahvaltısı

Barak Köy Katmeri
Barak Sıkmaç Dürümü

Sıkmaç

Geniş ailelerin bir numaralı kahvaltı seçeneğiydi. Aslında zarureti demek daha doğru, kaç baş horanta (aile) taze ve sıcak ekmeğe dürmeden peyniri, yeşil zeytini ve sair yiyeceği nasıl doyacaktı? Ama kesmik (yakacak) ateşinin közünde pişen doğal yufka ekmek, içine bir şey katılmadan da yenebilirdi ki. İşte böyle hamadanlarda (küçük tepsi) servis edilirdi hane halkına.

Topaç

Eskiden buzdolabının yaygın olmadığı zamanlarda, kesilen hayvanların hemen hemen çoğu yeri küçük kuşbaşı şekilde doğranır, yine hayvanın kendi yağı ve kuyruk ile büyük bir kapta kavrulurdu. Tuzu biraz belirgin olan bu kavurma, her biri en az bir yemeklik olacak şekilde küçük yuvarlaklar haline getirilirdi. Özünde doğal bir et saklama yöntemi olan topaç, hızlı öğünler için de lezzetli bir kurtarıcı olurdu.
Topaç

06 Eylül 2018

Kadınların (Avratların) Köyü İstememesi…

Gözlemleyebildiğim kadarıyla Barak’taki şehre göçün en önemli sebeplerinden biri, özellikle kadınların artık köyü pek istememesi ve delikanlıların köyde kalmak üzere evlenecek kız bulamaması! Genelde evlilik arifesinde, “Nerede Oturacaklar?” çok önemli bir gündem maddesidir. Valla, baştan söyleyeyim haksız değiller! Kaç defa dikkatimi çekmiştir. Köyde evin kadını sabah erkenden herkesten önce kalkar, hamur yoğurur, hayvanlarla ilgilenir, bostan varsa onunla uğraşır, çevreyi toparlar ve temizler, sallama veya ekmeği yapar, kahvaltıyı hazırlar, sofrayı kurar. Bu arada evin geri kalan ahalisinin önemli kısmı yatmaya devam eder. Millete kahvaltısını yaptırır, sofrayı toplar, bulaşıkları yıkar, bu sefer evin içini temizler, öğle yemeği 'taşgala'sına (telaşına) düşer, derken vakit neredeyse öğlen olmuştur. Sonrasında, günün diğer saatlerinde de öteki zaruri işlere koyulur. Bu durum hemen hemen yaz kış her Allah’ın günü tekrarlar. Bir de arada, tüm onca yaptıklarına bir karşılıkmış (!) gibi bazılarının muhtemel kötü söz ve muamelesine maruz kalmalarına hiç girmiyorum artık.

Elbette erkeğinden erkeğine ve iş mevsiminden mevsimine değişir ama sabahları yabanda yazıda işine fırsat vermeyen ve çalışan erkeklere de haksızlık etmemek lazım şimdi. Fakat köyde erkeklerin iş durumu kadınlara göre bir hayli az ve kısa sürelidir aslında. Kadınların yukarıdaki iş döngüleri neredeyse yılın her günü aralıksız devam eder. Buna kışın soğuğunu, sobasını, külünü, çamurunu, sıcak suyunu, yazın tozunu, sineğini, ivezini (minik böcek), sıcağını da kattığınızda onlar için hakikaten daha zor bir hayat köydeki koşullar. Bu sebeple kadınlar şehirde dört duvar arasında, hazır ekmekli ve kaloriferli o evleri haliyle daha çok tercih ediyorlar. Bizim delikanlıların da eline geçerse asgari ücretli bir işte sabahtan akşama anası ağlıyor ama onlar da bir süre sonra şehri bırakıp köye dönmek istemiyor.

Peki, köyde kadınlar için daha fazla zor olan bu koşulları düzeltecek bir şey yapılamaz mı? Belki bu noktada, erkeklerin kadınlara ve onların yaptıkları işler konusunda biraz daha anlayışlı ve yardımcı olmaları işe yarayabilir. Kim bilir!
(Fotoğraf: Cahit Tanyol)

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...