05 Mart 2015

Anadolu'da Sözlü Anlatım ve Karacaoğlan

Genel kabule göre, 17. yüzyılda yaşamış bir halk ozanıdır Karacaoğlan. Nerede ve nasıl yaşadığı konusunda muhtelif rivayet ve iddialar olmakla birlikte, genelde Anadolu'da yaşamış bir ozan olarak bilinmektedir. Ancak benim kanaatim odur ki, Karacaoğlan gerçek bir kişiden ziyade Anadolu Türkmen sözlü anlatım geleneğindeki bir 'anonim şahsiyet'tir. Aslında bu isimde bir ozanın yaşamış olması ve bazı eserler bırakmış olması kuvvetle muhtemel, fakat bu durum, Karacaoğlan ismi altındaki sözlü anlatım (şiir, mani, türkü...) eserlerinin illa tek bir şahsa ait olduğu manasına gelmeyebilir. Zira aynı anlama gelen ama değişik bölgelerde farklı dizelere sahip Karacaoğlan şiir ve manilerine bolca rastlamak da mümkün. Dolayısıyla Karacaoğlan'ın, Anadolu Türkmenleri arasında sözlü anlatım geleneğinin anonim bir figürüne dönüşmüş olabileceğine inanıyorum.
'Kanatlı' hiç duramazdı, hastayken bile
ne çok severdi yürümeyi ve dolaşmayı,
âdeta ilaçtı onun için... Tevafuk işte,
fotoğrafta şapkasının hemen ucunda
görülen o iki ağaçtan küçük olanın
gölgesinde yatıyor şimdi...

Barak Türkmenleri arasında da sözlü anlatım geleneği en önemli kültürel kaynaklardan biri olmuştur. Özellikle, başta Dedemoğlu'na atfen, sözlü olarak aktarılan çok sayıdaki şiir ve ağıt Barak Kültürü'nün en önemli örneklerindendir.

Babam bu sözlü anlatım geleneğinin, en başta türküler olmak üzere, tanıdığım en meraklılarından biriydi. Zaten mutlulukları bile bir hüzün kıvamında aktaran o Barak Havaları'nı söylemeyi de severdi; Döne Gelin, Garıp, Bey Velet, Ceren gibi pek çok Barak Havasını büyük bir tutkuyla söylerdi.

Yine yoğun bakımdan çıktığımız bir günde, 21 Nisan 2014, kendini pek de iyi hissetmediği bir anda, benden ses kaydı yapıp yapamayacağımı sormuş ve telefonuma birkaç dize ve mesel (hikâyeleştirilmiş ibret timsali olaylar) anlatmıştı.

Onlardan birisi de aşağıdaki Karacaoğlan şiiridir. Babam, bu eserlerin kaynağı olarak, bizim köyden, kökeni tam olarak bilinmeyen ama Suriye'den uzun zaman önce bizim köye geldiği söylenen, hayatının bir kısmını Babamın büyük amcalarının 'Barak Odaları'nda geçirmiş, anlatılanlara göre, ezberindeki ve duruma göre hemen uyarladığı şiir ve gazelleriyle meşhur, biraz da muzip bir 'garip' olan rahmetli 'Hafız' ile merhum 'Sâdın Emmi'yi (Sadun ÖYKE) söyledi. Hatta bu arada, onların bu konudaki bir sitemini de paylaşmıştı kayıtta. Rahmetli 'Hafız' dönemin gençlerine bu şiir ve mesellerle ilgili olarak: "Gelin alışın (öğrenin) şunları, bizimle beraber mezara gitmesin" demiş ama Babamın dediğine göre, pek 'kulak asan' (dinleyen) olmamış. Yine de şimdilik biz, bu temennilerine küçük bir katkı yapmış olalım, onları rahmetle yâd ederek...

"İnsanoğluyum dersin
Haramı, helali durmadan yersin
Yeme el malını er geç verirsin
Terazi mizan kurulur bir gün
Ne hoş olur da şu cennetin yapısı
Çok aradım da bulamadım kapısı
Benim korktuğum Sırat Köprüsü;
Cehennem üstüne kurulur bir gün"

Barak Ovası'ndaki Karacaoğlan türkü ve söylencelerine ilişkin en derli toplu çalışmalardan biri, Gaziantep Üniversitesi'nde 2010 yılında kabul edilmiş ve Levent Başarkanoğlu'na ait Nizip Efsaneleri isimli Yüksek Lisans Tezi'nde yer almaktadır. Söz konusu tezin Karacaoğlan ile ilgili sayfalarına aşağıda yer verilmiştir.
Karacaoğlan - Barak Ovası
Karacaoğlan - Barak Ovası
Karacaoğlan - Barak Ovası
Karacaoğlan - Barak Ovası
Karacaoğlan - Barak Ovası
Karacaoğlan - Barak Ovası
Karacaoğlan - Barak Ovası

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...