02 Mart 2015

"Sen Mallara Bakacaksın!"

Belki bazıları vefat etmiş bir babanın arkasından yakılan "ağıt" sanıyordur bütün bunları. Tam olarak öyle değil aslında, bir hakkın sahibine teslimi sayıyorum kendi adıma. Şunu da ilave edeyim yeri gelmişken; bu ülkede kaç baba oğulun ilişkisi çok iyi olmuştur ki? Hele ki taşrada! Bizimkisi için kötü veya mükemmel diyecek hâlim yok, ortalamaydı, herkesinki gibi işte; her konuda veya her şeyde elbette anlaşamazdık ama bu, bazı gerçekleri görmeme asla engel olmadı. "Kanatlı", benim bu dünyada gördüğüm en çalışkan ve ilkeli insanlardan biriydi, belki zirvesiydi. Çok okumak istemesine rağmen bu imkân eline geçmemişti. Eğer okuyabilseydi dünya çapında bir bilim insanı olabilirdi, buna yürekten inanıyorum. O kapasite, azim ve kararlılık hep vardı onda. Şahsen ben onunla hiçbir konuda aşık atamazdım. Zaten okumaya ve okutmaya hep meraklıydı. Örneğin doğru düzgün hiç okula gitmemesine rağmen dedemden Osmanlıca okumasını bile öğrenmişti. Ben, bu okutma azminin kendine bu imkânın verilmemesi kaynaklı olduğunu düşünürdüm hep.

İşte yine bir Bayram tatilinde, 2013 senesinin Ekim ayında "Barak Odamız"daki bir akşam muhabbetinde, çocukken okula gitmeyi ne kadar istediğini ama bu girişiminin nasıl gerçekleşmediğini ve kendisine: “Sen mallara bakacan!” denilerek engellendiğini, "Barak Ağzı"nın kendine has vurgulamalarıyla, böyle iştiyakla anlatmıştı.

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...