28 Kasım 2015

El Değirmeni

1992 yazı, evin önü, bir akşamüzeri, ailecek mercimek
çekiyoruz, 'Beriş' 'Paşa'nın omuzunda, Dedemin 
iğde ağacı hâlâ yerinde o zamanlar, altında emektar turuncu
Anadol arkada, o eski kırmızı teknenin (römork) yanında...
'El Dermeni', böyle derler bizim orada, iki büyükçe yontulmuş siyah taştan yapılma el değirmenine. Mercimek çekildiğini bizzat gördüm bu değirmenlerle, ama daha eskiden başka tahılları ufalamak için de kullanılırmış bu tarihi sayılabilecek alet. Belki de insanlığın ilk geliştirdiği gereçlerden biridir el değirmeni. İnsanlığın bu kadar uzun süre, ilk günkü biçimiyle kullandığı pek az alet olmalı. Tahıl öğütmek, her zaman en önemli faaliyetlerinden ve gıda ihtiyaçlarından biri olmuş insanoğlunun. Neticede öğütülmüş tahıl, her şekilde daha kullanışlı bütün olanına göre.

Kırmızı mercimek, bir zamanlar Barakeli'nde yetişen en önemli tahıllardan biriydi. Hem kıymeti hem de daha çok para etmesi bakımından çiftçinin bel kemiği gibiydi, antepfıstığından sonra. En azından bizimkiler için öyleydi. Bakımı ve hasadı arpa ve buğdaya göre daha meşakkatliydi, ama hem verimi hem de fiyatı da ona göreydi, gayet iyiydi. Sadece ticari olarak değil, hane tüketimi için de önemliydi. Tabiî, öncelikle iyi ve kaliteli bir mercimek olmalıydı hane için kullanılacak olan mercimek. Bu, her zaman kendi yetiştirdiğiniz ürün olmayabilirdi, tohum, hava, tarla ve sair koşullar sebebiyle herkesin mercimeği aynı kalitede olmazdı. Gerekirse başkası ile değiş-tokuş yapılabilirdi veya satın alınabilirdi hane için ayrılacak mercimek. Sonrasında güzelce yıkanır ve kurutulurdu bu mercimekler. Akabinde içindeki taş ve ot tohumu gibi yabancı maddeler ayıklanırdı (şeçilirdi). Bir sonraki aşama, yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü üzere, el değirmeni ile bu mercimeklerin dövülmesiydi (çekilmesiydi). Birisi değirmenin üst taşına monte edilmiş bir tahta sap yardımıyla bu üst kısmı çevirirken, bir diğer kişi de, üstteki taşın, alttaki taşın üzerinden kayıp düşmemesi için, ortasından alttaki taşa takılı olan koruyucu kısa bir ahşap sopanın da bulunduğu delikten, ara ara ezilecek mercimekleri bırakırdı iki taşın arasına. Elbette bu iki işi aynı anda tek kişi de yapabilir, biraz daha yorucu olmakla birlikte. Böylece mercimek çekilirdi. Nihai aşama, çekilen mercimeklerin savrulmasıdır. Zira kırmızı mercimeğin dışında grimsi, morumsu ve kahverengimsi, kendine has bir kabuk bulunur. Savrulan dövülmüş mercimeklerin zaten öğütülmüş kabukları, rüzgârın da yardımıyla, iyice ayıklanmış ve kullanıma hazır hâle gelmiş olur.

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Barakeli'nde Bir Köy, Seydimen, Hatıralar ve Hikâyeler

"Memleket ve çocukluk, insan hangi yaşa gelirse gelsin ve ne kadar çok mekân değiştirirse değiştirsin, hep yanında taşıdığı şeylerdend...